Çeşitli nedenlerden dolayı bebekler anne karnında yavaş büyüyebilir. Tıpta gebelikte gelişme geriliği veya büyüme kısıtlaması olarak tanımlanan bu durum çoğunlukla bebeğin plasentadan yeterince beslenememesine bağlıdır.
Büyüme kısıtlılıkları çoğunlukla gebeliğin son haftalarında kendini belli etmeye başlar, çünkü gebeliğin başında plasentanın fonksiyonu bebeği büyütmek için yeterlidir. Plasentanın gebeliğin başından itibaren iyi gelişmemiş olduğu durumlarda gebeliğin ilerlemesi ile birlikte bebeği beslemek için yetersiz kalmaya başlar. Bebeğe az besin gitmesi ile birlikte bebeğin kilo alımı yavaşlar. Oksijen transferinde bozulma olmadığı sürece bebeğin yavaş büyümesi tıbben bir sorun yaratmaz. Oksijenin başta beyin olmak üzere organların sağlıklı gelişmesi için hayati bir önemi vardır. Plasentadan transfer edilen oksijenin azalması ile bebek hayatta kalmak için savunma sistemlerini bir bir devreye sokar. En öneli savunma sistemi plasentadan gelen kanı başta beyin ve kalp olmak üzere hayati organlara yönlendirmesidir; beyin ve kalbe giden damarı genişleterek birim zamanda buraya giden kan miktarını artırır. Aynı zamanda hareketleri azaltarak gereksiz oksijen tüketimini minimum seviyede tutar. Doppler ultrason ve biofizik profil ile bebeğin içinde bulunduğu durumun ciddiyeti takip edilmesi gerekir. Bebekler bu şekilde ortama uyum sağlayarak büyümeyi kısıtlama pahasına haftalarca hayatta kalabilirler. Gebeliğin en geç bu aşamada tecrübeli bir perinatolog tarafından takip edilmesi gerekir. Bebeğin savunma sistemleri bir süre sonra yetersiz kalabilir, ki bu durumda gebeliğin sonlandırılması gerekebilir; çoğunlukla sezaryen ile doğum yapılması gerekir. Doğumun doğru zamanda gerçekleşmesi için perinatal takiplerin dikkatle yapılması gerekir. Erken doğumun getirdiği riskler nedeni ile bir yandan bebeklerin gereksiz yere erken doğurtulmaması, geç kalmanın getireceği beyin hasarı nedeni ile de doğum için geç kalınmaması gerekir.
Comentarios